Haberler

Geri

Çalışma ortamlarımız artık hayati tehlike içeriyor...

2017-06-19

Dün yine Samsun Gazi Devlet Hastanesinde görev yapan bir meslektaşımız Dr. Serap ORHAN bir hasta yakınının saldırısı sonucunda darp edilmiştir. Hasta yakınının “sırası gelmediği halde kendi hastasına, önce bakılması” isteğine meslektaşımızın olumlu yanıt verememesi üzerine bu olay gerçekleşmiştir. Saldırgan meslektaşımızı darp etmeden önce  hastanede kargaşa çıkarmıştır. Ancak  müdahale edilmemiş olması nedeniyle meslektaşımıza yönelik şiddet ne yazık ki engellenememiştir. Meslektaşımız dakikalarca saldırgan tarafından poliklinik odasında kilitlenerek alıkonulmuş, yardım istemesine rağmen kendisine yardım edilememiş ve meslektaşımız kendi hayatını kurtarmak için tek başına mücadele etmek zorunda kalmıştır. Poliklinik odasından kendi çabasıyla çıkmaya çalışan meslektaşımız, saldurganla mücadele esnasında yüzünün sağ tarafına ciddi bir  darbe almış, kafa travması ve hayati tehlike durumu nedeniyle müşahede altında tutulmuştur.
 
 
Günümüzde toplumsal şiddet artış göstermektedir ve bunun da bir sonucu olarak her meslek grubu şiddet olaylarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Ancak sağlık alanında yaşanan şiddet diğer alanlardan belirgin bir farklılık göstermektedir. Sağlık çalışanları diğer meslek gruplarına göre 16 kat daha fazla şiddete uğramaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın beyaz kod verilerine göre her gün 30 sağlık çalışanı şiddete maruz kalmaktadır. 
İşte dün bunlardan  birini daha yaşadık. Önceki yıllarda  Samsun şiddetin en ağır faturalarını ödedi ve bunun acısını hala yüreğimizde hissediyoruz. İki çok değerli arkadaşımızı Dr. Kamil Furtun ve Dr. Aynur Dağdemir’i sağlık ortamında yaşanan bu şiddete  kurban verdik. Buna rağmen Samsun’da ve ülkemizde sağlıkta şiddet olayları durmak bilmedi.
 
Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet sağlık alanındaki en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Uygulanan sağlık politikaları, sağlık çalışanlarının değersizleştirilmesi ve hedef gösterilmesi şiddetin altında yatan önemli sebepler olarak tespit edilmektedir. Ancak, hiçbir olayda ihmali olanların yargılandığına, hatta soruşturmaya uğradığına, yaşananlardan ders alınarak gerekli önlemlerin alındığına  tanık olmuyoruz. Son olayda daha önce olay çıkarmış olan kişinin yeni bir olay yaratabileceği ön görüsüyle hastane içinde izlenmemesi,  daha önce yaşananlardan en azından güvenlik açısından ders çıkarılmadığını düşündürmektedir. 
İşte bu süreçte sağlıkta dönüşümün bizleri getirdiği  noktada; artık çalışma alanlarımız  olan ASM’ler, hastaneler hayatımız  için tehlike oluşturmaktadır. Ne yazık ki canımızı kurtardığımız her olaydan sonra şükreder hale geldik. 
Sağlık ortamındaki şiddet olaylarında hedefin çoğu zaman sağlık sistemi olduğu, sistemdem kaynaklanan aksaklıkların, ihmallerin şiddet olaylarına zemin hazırladığı  görülmektedir.
Artık sağlıkta dönüşüm sistemi tıkanmıştır. Sağlık hizmetlerinde piyasa yönelimli politikalar sağlık hizmeti sunan kurumları birer işletmeye dönüştürürken sağlık hizmetinin içeriğini ve niteliğini tahrip etmektedir.Hizmet alan ve veren için de  içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Hastanelerde yaşanan yoğunluk ve bu yoğunluğun yarattığı şiddet içinde boğulan sağlık çalışanları ve vatandaşlarımızın hali bunun en belirgin göstergesidir. Günde altı bin hastanın girip çıktığı bir hastaneden, beş-on dakikada randevu veren bir sistemden yarar bekleyen ve bunda ısrar eden bir anlayış çözüm değil şiddet üretmektedir.
Çalışanların ücretlerinin performans sistemine bağlandığı, sağlığın özel ya da kamu ayırt edilmeksizin işletme mantığıyla yönetildiği, sağlık çalışanlarının, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin uyarılarına taleplerinin dikkate alınmadığı, kamu sağlık hizmetlerinin popülist bir anlayışla yürütüldüğü bu düzenin şiddete yol açması kaçınılmazdır.
Bu nedenle de uygulanmakta olan sağlık politikalarını ele almadan, sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik geçerli bir yaklaşım ortaya konamayacağını biliyoruz. Önümüze konulan sağlık sisteminin mimarlarıysa şimdiye dek kendilerine bir sorumluluk atfetmediler gerçek anlamda çözüm üremek için çaba bile sarf etmediler.
Her şeye rağmen yaşanan bu üzücü olayın ardından özellikle Samsun milletvekili de olan Sayın Sağlık Bakanı’na seslenmek istiyoruz. 
• Sağlıkta şiddete yönelik olarak piyasa yönelimli, performansa dayanan sağlık politikalarından vazgeçilmelidir.
• Türk Tabipleri Birliği’nin 14 Mart 2017 tarihinde hazırlamış olduğu Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı bir an önce yasalaşmalıdır. 
• Hastane güvenlik sistemleri bizlerin de görüşleri alınarak yeni baştan oluşturulmalıdır. 
• En üst düzeyden başlanarak tüm toplumsal  alanlar  için şiddet dili terk edilmelidir.
 Şiddete uğrayan meslektaşımıza, ailesine ve tüm sağlık çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimizi sunar, şiddetin son bulduğu yarınların özlemiyle hepinizi saygıyla selamlarız.
 
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Samsun Tabip Odası Yönetim Kurulu

Diğer Fotoğraflar