Haberler

Geri

Samsun Tabip Odası’ndan Tıp Bayramı Açıklaması

2018-03-18

Bugün tıp mesleğinin bilimsel çizgiye yönelişinin 191. Yılı olduğunu vurgulayan Başkan Erkan, “Zorlu ve uzun bir eğitimin ardından mesleğe atılan hekimler yaşamları boyunca da bu zor yolculuğu sürdürürler. Bu yolculuk, sadece mesleki alanda değil, her dönem Türk toplumunun aydınlanma ve çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma ülküsünde de bizlere sorumluluk yüklemiştir. Bu doğrultuda bizler insanın, toplumun, ülkenin çıkarlarını ve mesleğimizin çıkarlarını dengeli savunmak ve bu dengede mesleki prensiplerimizi sürdürmek durumundayız” dedi.

“EŞİT HİZMET EDERİZ”

Ayrın yapmadan herkese eşit hizmet ettiklerini vurgulayan Başkan Erkan, “Biz hekimiz, insana ve yaşama, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, dil, din, renk, cins, siyasi görüş ayrımı yapmadan eşit hizmet ederiz. Ettiğiniz yemin, vicdanımıza bastığınız ve yaşamınız boyunca ilk günkü tazeliğini koruyan kutsal bir mühürdür. Mustafa Kemal Atatürk “ Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” derken, Türk hekimlerine olan inancının yanında, bizler arasında olması gereken dayanışma ve güvene de vurgu yapmıştır. Çağdaş, laik, demokratik, hukuk devleti ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kendi hekimine ve kendi halkına güvenle ancak böyle tecelli etmiştir”diye konuştu.

SAĞLIK ORTAMINI DEĞERLENDİRDİ

Başkan Murat Erkan, “Bugün aynı zamanda içinde bulunduğumuz ortamın değerlendirmesini yapacağımız, sorunlarımızı kamuoyu ve yöneticilerimizle paylaşacağımız bir gündür. Bu bağlamda Türkiye sağlık ortamına ilişkin değerlendirmemizi paylaşmak istiyoruz.

Sağlıkta dönüşüm programıyla uygulamaya giren Genel Sağlık Sigortası ile ülkemizde prim sistemine dayalı yapı başlatılmıştır. Sağlık hizmetleri ile hizmetlerin finansmanı ayrıştırılmıştır. Temel teminat paketi daraltılarak vatandaşlarımız hizmetler karşılığında ek ödeme yapmaya yöneltilmiştir. Bugün Bağ-kur prim borcu olan 4-5 milyon, yeşil kart iptalinden sonra gelir testine girmeyen 4-5 milyon daha olmak üzere toplamda 10 milyona yakın vatandaşımızın Genel Sağlık Sigortası kapsamı dışında kalacağı düşünüldüğünde bu durumun ne tür sıkıntılara yol açacağını kestirebilmek idareciler için çok da zor olmasa gerek. Bugün sağlık hizmetinden yararlanırken 14 farklı kalemde (istisnai sağlık hizmetlerinde 28) katkı payı(cepten ödeme) sözkonusudur.

Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetinin üretilmesinden değil, sağlık piyasasının denetlenmesi ve düzenlenmesinden sorumlu rol üstlenmiştir.

2002-2016 yılları arasında hastane artış oranları, özelde %107,4, üniversite hastanelerinde %40 iken Sağlık Bakanlığını bağlı hastanelerde artış oranı %11,8 de kalmıştır. Yani açılan her 10 hastanenin sadece 3 ü kamunundur.

"Kürek çeken değil, dümen tutan" bir Sağlık Bakanlığı öngörülmüştür” şeklinde konuştu.

“SİSTEM ZİYANA TERK EDİLDİ”

Sağlık işletmeleri modelinin yürütülemediğini belirten Başkan Erkan, “Büyük umutlarla başlayan Kamu Hastaneleri Birlikleri üzerinden kamuda verimlilik ve maliyet etkinliğine odaklanan sağlık işletmeleri modeli yürütülememiş, zararıyla ziyanıyla terk edilmiştir.

Aile Hekimliğinde hedeflenen aile hekimi başına 2000-2500 nüfus hedefi hala tutturulamamıştır.2015 yılı verilerine göre AH başına ortalama 3629 kişi düşmektedir. Sağlıkta Dönüşüm programının olmazsa olmazı sevk zinciri hala başlatılamamıştır.

Bir yıl içinde kişi başı hekime müracaat toplamda 2002 de 3,1 iken 2016 bu rakam 8,4 de çıkmıştır. OECD ülkeleri arasında kişi başı yıllık hekime müracaat sayısı bakımından Türkiye 33 ülke arasında 7. sıradadır. Birinci basamak için hekime müracaat 2002-2015 aralığı için 1,1 den 2 ye, 2. ve 3. basamakta ise 2,7 den 5,7 ye yükselmiştir. Birinci basamak sağlık hizmetleri etkin yürütülememektedir” şeklinde ifade etti.

OECD ÜLKELERİ VERİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ

 MR cihazı başına görüntüleme sayısı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Erkan, “ OECD ülkeleri arasında yataklı tedavi kurumlarında “MR cihazı başına görüntüleme sayısında” (14.214) Türkiye birinci sıradadır. Yataklı tedavi kurumlarında yatan her 1000 kişinin 143 üne MR çekilmiştir. Bu OECD ülkeleri arasındaki en yüksek rakamdır.

2015 yılında acil servislere 111 milyona yakın başvuru yapılmıştır. Acil servislerdeki yoğunluk acil kapasitesinin çok üzerinde seyretmektedir.

Sonuç itibarıyla 2004 yılında 18 milyar olan toplam sağlık harcaması 2016 da 119 milyara çıkmıştır. Ancak sağlık alanında emek veren hekimler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları bu artışa paralel iyileşme yaşamamıştır” dedi.

“RİSKLİ YAPILANMANIN ÖNÜ AÇILDI”

Şehir Hastanelerine değinen Başkan Erkan, “Son zamanlarda Kamu-Özel ortaklığı modeliyle ve Şehir Hastaneleri adıyla Entegre Sağlık Kampüsleri kurulmasına başlanmıştır. İlk aşamada 17 ilde planlanan yap işlet modeliyle işletilecek bu tesislerde, sağlık hizmetlerinden daha çok ve ağırlıklı olarak otelcilik hizmetleri ve müşteri memnuniyeti öne çıkarılmaktadır. Boyutları itibarıyla da fiziksel olarak daha karmaşık, daha pahalı ve riskli bir yapılanmanın önü açılmış olacaktır.

Kamu özel Ortaklığı ile yapılan sözleşmelerle, çocuklarımızın hatta torunlarımızın geleceği ipotek altına alınma riski altındadır.

Kamu-Özel ortaklığının bir şekli olan Şehir Hastaneleri, doktorların daha uzun çalışmasını, daha fazla hasta bakmasını, daha fazla tetkik yapmasını, “para getirmeyecek” hastaları başka yerlere sevk etmesini ve giderek daha az ücret almalarının önünü açacaktır.” Diye konuştu.

İKİ KAT ARTTI

Tıp fakültesi sayısının ikiye kat arttığını vurgulayan Başkan Erkan, “ 2002 yılından bugüne tıp fakültesi sayısı iki kat artarak 85’ e ulaşmıştır. Toplam öğrenci sayısı da buna paralel artış göstermiştir. Pek çok fakülte altyapı ve öğretim görevlisi bakımından yetersizdir. Nicelikle birlikte nitelik artmamaktır.

Üniversite hastaneleri ve buralarda özveriyle çalışan öğretim görevlileri ekonomik zorluklar içinde sağlığa bilime hizmet vermeye çalışmaktadır” diye konuştu.

“ÖZELDE ÇALIŞAN HEKİMLER ŞİRKET KURMAK ZORUNDA”

Özelde çalışan hekimlerin sosyal güvenlik haklarının zayıfladığını belirten Başkan Erkan, “Özelde çalışan hekimler, bugün için şirket kurmak zorundadır. Bu durum hekimlerin işçilikten kaynaklanan haklarının yok olmasına, aynı zamanda sosyal güvenlik haklarında zayıflamaya neden olmaktadır.

Sağlık alanı, aşı karşıtlığı, doğum kontrolünün engellenmesi, kürtajın yasaklanması, helal kan ve ilaç üretimi, peygamber tıbbı, geleneksel alternatif tıp uygulamaları ve manevi şifa gibi bilimsel olmayan yönlere itilmeye çalışılmaktadır” şeklinde ifade etti.

Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan açıklamasını şu şekilde sürdürdü;

“Tıp mesleğinin bilimselliğe yönelişinin 191. yılında tıbbın alternatifinin konuşulması trajiktir. Konu sağlık olduğunda tıbbın alternatifi olmaz, olmamalıdır.

2016 yılında 1970 işçi iş kazaları ve meslek hastalıklarından yaşamını yitirmiştir. İş sağlığı ve güvenliği alanında etkin sağlık ve güvenlik hizmetleri hala getirilememiştir.

Sağlık alanında şiddet can alamaya ve can yakmaya devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı beyaz kod kayıtlarına bakıldığında her gün 31 sağlık çalışanı şiddete maruz kalmaktadır.

21 Temmuz da başlanan ve bugün halen devam eden OHAL uygulamaları ve bunun getirdiği tedbirler özgürlüklerin kısıtlanmasına neden olmaktadır.

Bu anlattıklarımız, şu an idareci olan meslektaşlarımı belki incitebilir. Biz idareci olan meslektaşlarımızın zorluklarının da farkındayız, onların emeklerini, çabalarını boş görmüyoruz, göremeyiz. Amacımız, görebildiğimiz eksiklikleri gidermek için yapılan değerlendirmelerden ibarettir. Bizler aynı ülkenin evlatlarıyız. Söylediklerimiz hiç bir zaman kişisel algılanmamalıdır.

Hekimlik, avukatlık, mimar ve mühendislik gibi kökleri insanlık tarihi kadar eski mesleklerin örgütlerinin bugünkü anlamda özerk ve mesleğe ilişkin yetkilere sahip olmalarının tarihi yaklaşık dört yüzyıl geriye gitmektedir. Tarihsel süreçte toplumsal bir olgu olarak var olmuş olan meslek örgütlerinin zaman içinde temel işlevleri; meslek etiğini belirleme, mesleki denetim ve yaptırım uygulama, mesleğin toplum yararı ile birlikte uygulanıp sürdürülmesini sağlama şeklinde belirginleşmiştir.

Ülkemizde ise, hekimler yönünden merkezi düzeyde 1857’de Türk Tıp Cemiyeti olarak kurulan meslek örgütü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra 1929’da Etibba Odaları, 1953 yılında Türk Tabipleri Birliği adını almıştır.

Meslek örgütlerimizin isimlerinde yer alan ve gururla taşıdığımız ve vazgeçemeyeceğimiz “Türk” ve “Türkiye” ibareleri, Anayasa gereğince, bu mesleklerin hizmet verdikleri alanda, tüm toplumu kapsayan, kamusal yarar taşıyan hizmetleri nedeniyle verilmiştir. Meslek kuruluşlarının isimlerinden Türk ve Türkiye ibarelerinin kaldırılması yönündeki girişimler; bu kuruluşların toplumsal kapsayıcılığını ortadan kaldırmaya, meslek uygulama alanlarında toplum adına bilgi üretme, mesleği geliştirme ve toplumsal denetim işlevlerini yok etmeye yöneliktir. gururla taşıdığımız ve asla vazgeçemeyeceğimiz “Türk” ve “Türkiye” ibareleri üzerindeki bu girişimlerin geri çekilmesini istiyor; yetkilileri ve tüm kamuoyunu bu gelişmeler konusunda duyarlı davranmaya davet ediyoruz.

Bilinmelidir ki, son zamanlarda meslek örgütüne yönelik eleştirileri dikkatle takip ediyoruz. Samsun Tabip Odası olarak bu eleştirileri ve değerlendirmelerimizi açık yüreklilikle gerek merkezi yapı gerekse kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Her şeye rağmen hekimler, yaptıkları işin hakkını tüm zorlukları aşarak vermeye devam etmektedir. Yazdığımız sayısız kahramanlık öyküleri çok bilinmese de, bizler ettiğimiz yeminin her zaman arkasında olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle tüm meslektaşlarımın Tıp bayramını kutluyor, sağlıklı yarınlarda, birlik beraberlik ve dayanışma içinde olmayı diliyorum.”

 

Kaynak: https://www.samsunhaber.com/samsun-haber/samsun-tabip-odasindan-tip-bayrami-aciklamasi-2-h33191.html

Diğer Fotoğraflar