TTB Merkez Konseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi girişimiyle ilgili olarak yazılı açıklama yaptı.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmaların, nişasta bazlı şeker kullanımının sağlık sorunlarına yol açtığını ortaya koymasına karşın, Türkiye’de uygulanan politikaların nişasta bazlı şeker kullanımını teşvik ettiğine dikkat çekilen açıklamada, “Hastalıkların daha sık görülmesine yol açan, halkın sağlığını bozan kâr amaçlı politikalar terkedilmeli; şeker fabrikalarının satışından vazgeçilerek pancardan şeker üretimi desteklenmelidir” denildi.
Basın açıklamasının tam metni aşağıdadır:
Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesinden Vazgeçilmelidir!
Bir ülkedeki tarım politikaları, toplumun beslenmesi ve dolayısıyla sağlığı ile çok yakından ilişkilidir. Bilindiği gibi, 21 Şubat 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın bir kararı ile 14 adet şeker fabrikası özelleştirme kapsamına alınmıştır. İçlerinde Apullu ve Turhal Şeker Fabrikaları gibi Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurulmuş tesislerin de olduğu 14 fabrikanın satışı gerçekleştiği takdirde, telafisi mümkün olmayan halk sağlığı sorunları ortaya çıkabilecektir.
Bu fabrikalarda elde edilen pancar şekeri, yüzde 50 glikoz yüzde 50 fruktoz içermektedir. Ülkemizde mısır nişastasından glikoz ve früktoz şurubu olarak elde edilen nişasta bazlı şekerlerde ise, daha yüksek oranda früktoz bulunmaktadır. Nişasta bazlı şekerler, pancar şekerine göre; daha ucuz, sıvı formda oldukları için gıda işleme maliyetleri daha düşük, dolayısıyla daha kârlı olmaları nedeniyle, alkolsüz içecekler ve işlenmiş gıda ürünleri başta olmak üzere gıda endüstrisinde daha fazla tercih edilmektedir.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, toplumda nişasta bazlı glikoz veya fruktoz tüketiminin, kamış veya pancardan elde edilen sakkarozdan daha fazla sağlık sorununa yol açtığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmalara göre, nişasta bazlı glikoz veya fruktoz şekeri tüketenlerde, insülin salınımında düzensizlik yaratmasından dolayı daha yüksek oranda metabolik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Çalışmalarda, nişasta bazlı şeker tüketimine bağlı olarak, obezite, metabolik sendrom, tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, osteoartrit gibi hastalıkların sıklığında artış görüldüğü bildirilmiştir.
Son yıllarda şeker pancarı ekim alanları kotalar getirilerek daraltılırken, nişasta bazlı şeker üretimi aksine teşvik edilmekte, üretim kotaları artırılmaktadır. Şeker fabrikalarının satışı zamanla kapanmalarına yol açacak, pancardan şeker üretimimiz daha da azalarak tüketimi karşılayamayacak düzeylere düşecektir. Bu durum nişasta bazlı şekerlerin, daha yüksek oranlarda tüketilmesi sonucunu doğuracaktır.
Sonuçta, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, şeker üretimini çokuluslu şirketlerin kontrolüne bırakırken, halkımıza çok sayıda sağlık sorununa yol açtığı gösterilmiş olan nişasta bazlı şekerleri tüketmek dışında seçenek bırakmayacaktır.
Şeker tüketimindeki yeri Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 5’i geçmezken ülkemizde yüzde 15’lere varan nişasta bazlı glikoz ve fruktoz şurubunun üretim ve kullanımından bir an önce vazgeçilmelidir.
Hastalıkların daha sık görülmesine yol açan, halkın sağlığını bozan kâr amaçlı politikalar terkedilmeli; şeker fabrikalarının satışından vazgeçilerek pancardan şeker üretimi desteklenmelidir.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
TTB Halk Sağlığı Kolu