Haberler

Geri

Barış talebini yargılamak ortak geleceğimizi yargılamaktır!

2017-12-04

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Eğitim-Sen ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) birlikte düzenlediği “Barış Talebi Yargılanamaz” etkinliği 4 Aralık 2017 Pazartesi günü İstanbul Tabip Odası evsahipliğinde gerçekleştirildi.
 

Etkinlik 11.00’daki basın toplantısıyla başladı. Basın toplantısına konuşmacı olarak; TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, Eğitim-Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ve SES Eş Başkanı Gönül Erden katılırken çok sayıda akademisyen de destek verdi.
 

Basın toplantısı Eğitim-Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’ın ortak basın metnini kamuoyuyla paylaşmasıyla açıldı. Basın metninde; “11 Ocak 2016 tarihinde ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ diyerek barış bildirisine imza atan, ağır insan hakkı ihlalleri ve karanlığa karşı eşitlik ve özgürlük içinde bir arada yaşama hakkını savunan akademisyenler, aradan geçen iki yıldan sonra haklarında açılan ceza davalarıyla tek tek yargılanmak isteniyor. Savaşın, şiddetin, suç ve cezanın hükümdarları, akademisyenler şahsında bir kez daha barış talebini, düşünce ve ifade özgürlüğünü, evrensel hukuk ilkelerini ve ortak geleceğimizi hedef alıyor.
 

5 Aralık 2017 tarihinde başlayacak olan davalar ile savaşa karşı barışın sesi olmuş akademisyenlere yönelik siyasi linçin son halkası tamamlanmaya çalışılıyor” denildi ve süreç içinde yaşanan soruşturmalar, ihraçlar, yaşanan baskı ortamı örneklerle hatırlatıldı. Basın açıklamasında; “Dünyanın hiçbir yerinde savaşa karşı barışı savunmak ve barış talep etmek suç değildir. Bu basit gerçeği öğrenebilmek ve ortak değerlerimiz arasında sıralayabilmek için insanlığın çok ağır bedeller ödediği unutulmamalıdır. Bu nedenledir ki barış talebini yargılamak, yaşam hakkını, demokrasiyi ve ortak geleceğimizi yargılamak anlamına gelmektedir. Bizler çok iyi biliyoruz ki insanlığa bırakılacak en önemli miras, demokrasi, barış, eşitlik, özgürlük ve adalet için gösterilen mücadele ve dayanışma kararlılığıdır. Mücadele kararlılığımızdan asla taviz vermeyeceğimizi ve bu hukuksuzluklar son bulana kadar imzacı akademisyenlerin yanında olacağımızı belirtiyor, bir kez daha tüm emek, demokrasi ve barış güçlerini barış akademisyenlerinin davalarını takip etmeye çağırıyoruz” denildi.
 

Ardından söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel; “Ülkemizde 89 üniversiteden binlerce akademisyen barış talebiyle bir bildiri imzaladılar. Bu aslında devletin ve hükümetin politikalarını eleştiren bir bildiriydi. Barışın tesis edilmesi talebini içeriyordu. Bu sürecin ardından çeşitli gelişmeler yaşandı. Ne yazık ki üniversiteler çok kötü bir sınav verdiler bu süreçte; önce hukuksal dayanağı olmadığı halde disiplin soruşturmalarına yöneldiler. Buradan bir sonuç çıkmayacağı görüldüğünde, 1 Eylül 2016 tarihinden başlayarak KHK’lerle ihraçlar süreci devreye girdi. Bu sürecin KHK’lerle ihraca yönlendirilmesi aşamasında açıkçası rektörlüklerin ciddi bir katkısının olduğunu düşünüyoruz. Şimdi de yeni bir aşamaya gelmiş durumdayız; yarından başlayarak, barış bildirisini imzalayan akademisyenlerin yargılanmaları başlıyor. Üniversiteler akademik özgürlüklerin, bilimsel özgürlüklerin yaşandığı kurumlardır. Bu özgürlükleri düşünce özgürlüğünden ayrı değerlendiremeyiz. Akademisyenler elbette eleştirel olacaktır, topluma doğru bildiklerini, gerçek bildiklerini aktaracaklardır. Bu süreçte  gerek yetkililerin, gerekse toplumun belli kesimlerinin rahatsız olması olağandır ama rahatsızlıklar oluşuyor diye akademisyenlerin doğru bildiklerini ifade etmeleri hiçbir şekilde engellenmemelidir. Bir yaptırımla karşı karşıya kalmamaları gerekir. Tabii bu özgürlüklerin bir yerinde de barış talebi yer alıyor. Aslında bu yargılamalar, disiplin soruşturmalarıyla başlayıp KHK’lerle süren, şimdi de mahkemelere taşınan bu yargılamalar evrensel değerlerin, barış talebinin, çatışmasız bir toplum talebinin yargılanması anlamına gelmektedir. Ama bilinmelidir ki ne KHK’ler, ne yargılamalar bu ülkenin onurlu akademisyenlerini yollarından döndürmeyecektir” diye konuştu.
 

Dr. Raşit Tükel konuşmasının devamında ise şunları söyledi: “Gerek TTB’deki görevimiz, gerekse hekimlik gerekleri açısından bizler çatışmalı ortamların ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ısrarla dile getiriyoruz. Bunu bizzat TTB olarak 2015 yılında Cizre’de 18 Eylül’de 9 günlük sokağa çıkma yasağı sonrasında yaptığımız gözlemlerde de tanımladık, 16-17 Mart 2016’da TTB olarak SES ile birlikte yine daha uzun süren sokağa çıkma yasakları sonrasında yapmış olduğumuz gözlemler sonrasında da dile getirdik. Bu durumun çok ciddi halk sağlığı sorunu oluşturduğunu, örneğin aşılamaların yapılamadığını, doğumların hijyenik olmayan koşullarda, evlerde yapılmak zorunda kaldığını, içme suyuyla ilgili çok ciddi hijyen sorunlarının yaşandığını, ciddi enfeksiyonların ortaya çıktığını, bundan dolayı çocuklar başta olmak üzere halk sağlığının büyük ölçüde etkilendiğini gördük. Bu gerçeklikten hareketle de çatışmaların sona erdirilmesini, çatışmaları doğuran koşulların ortadan kaldırılıp çözüm yolları üretilmesini, barışın tesis edilmesini talep ettik, imza attık. Bugün burada, TTB olarak, bir meslek örgütü olarak da barış akademisyenlerinin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim.”
 

Yapılan konuşmaların ardından barış akademisyenleri de söz alarak 5 Aralık 2017’de başlayacak dava sürecine destek çağrısı yaptılar ve barış talebinin yargılanamayacağını ifade ettiler.
 

Basın toplantısı ardından 15.30’da “Barış Talebi Yargılanamaz” başlıklı panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğü KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen’in üstlendiği panelde Tamer Timur, İbrahim Kaboğlu ve Emre Bağcı konuşmacı oldular.

Diğer Fotoğraflar