
Haberin Videosu İçin Tıklayınız
Basına ve Kamuoyuna,
ÖNCELİKLE; BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK SİSTEMİ GÜÇLENDİRİLMELİ, SEVK SİSTEMİ KURULMALI, ACİL SERVİSLERDE SADECE ACİL HASTALARA HİZMET VERİLMELİ VE
SAĞLIKTA ŞİDDET DURDURULMALIDIR!
Öncelikle 14 ocak Salı günü Osmaniye ilçesinde görevini yaparken hasta yakını tarafından darp edilen ve bunun sonucu burnu kırılan kadın doğum uzmanı meslektaşımız Dr.Gökhan Gönen’e geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, yapılan saldırıyı kınıyoruz. Saldırganın adalet karşısında ve kamu vicdanında hak ettiği karşılığı bulacağını inanıyoruz.
Ülkemizde şiddet kol geziyor. Yaşamın her anında şiddeti besleyen, neredeyse kutsayan bir iklim var. Ülkeyi ve sağlık sistemini yönetenlerin, duygusal ve kırılgan zemini olup tüketim nesnesi haline getirilen sağlık hizmetindeki şiddete karşı hiçbir ciddi adımı olmadı.
Sağlıktaki şiddet eğilimini önce inkâr eden, ardından şiddetin mağduru hekimleri ve sağlık çalışanlarını suçlayanlar; olaylar yılda en az bir hekim ya da sağlık çalışanının ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına ve binlercesinin sözlü ya da fiili tacizine dönüşünce şekilsel ve kararlılık içermeyen adımlarla oyalama yoluna gittiler. Sağlık hizmeti sunarken şiddete uğrayan, öldürülen, bıçaklanan, kafasında mermer kırılan, tekmelere maruz kalan, küfür ve hakaret edilen hekimlerin ve sağlık çalışanlarının arkasından timsah gözyaşları döktüler. Oy kaybederiz kaygısıyla her beklentilerinin anında ve talep ettikleri biçimde karşılanmasını isteyenlerin sırtını sıvazladılar.
Örneğin gittiği Aile Sağlığı Merkezinde, olmayan hastaya ilaç yazılmasını, saptanmayan hastalığa tedavi uygulanmasını, gerekmeyen raporun verilmesini, istediği her ilacın reçete edilmesini istemekle kalmayıp usulsüz ve etik dışı talebinin karşılanmaması durumunda şiddete başvuran binlerce insan, sıradan bir kavgaya, karşılıklı darba karışmış gibi muamele gördü.
80 milyon nüfuslu ülkede 120 milyon kişinin acil servislere gittiği yanlış kurgulanmış bu sitemde kendi hastasının ve yakınlarının beklentileri karşılanmadığı anda acil servisleri savaş alanına çeviren, acil servis içerisinde cinayet işleyebilen, sağlık çalışanlarının yanı sıra sedyede yatan başka hastaların bile ölümüne yol açan bir cinnet ortamı sıradanlaştı. Ne bir Aile Sağlığı Merkezinde ne de herhangi bir hastane ortamında sözel ya da fiili şiddete hiç kimsenin kalkışamayacağı, şiddete sıfır tolerans gösterileceğine dair caydırıcı, sonuç alıcı ve somut adımların atılması artık zorunluluktur.
Büyük propaganda ile getirilen “Aile Hekimliği“ uygulaması hekimlerin gelirlerinde artış sağlamakla birlikte, hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırarak devletin-hükümetlerin birinci basamaktaki sorumluluğu hekimler üzerine yıkma programının ötesine gidememiştir. Binasından alt yapısına kadar şiddete de zemin hazırlayabilecek koşulların iyileştirilmesi için adım atılmamıştır. Sıfır nüfuslu, binasız sanal ASM’lerin açılması ile sistem sürdürülmeye çalışılmıştır. Birinci basamak ekibinin bir parçası olan sağlık personelini de güvencesiz hatta çoğu zaman taşeron şirketler üzerinden çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Partilerin dönemsel çıkarlarına, siyasetçilerin günlük popülist yaklaşımlarına kurban edilmemesi, aşılama, takip, kontrol, eğitim ve önleyici tıp uygulamaları ile sağlık tüketimine değil de insanların koruyucu hekimlik esaslı sağlıklı bir yaşam sürmelerine odaklanması gereken 1. Basamak sağlık hizmetlerinde şiddet ne yazık ki her geçen gün artmaktadır.
Bugün sağlıkta yaşadığımız şiddete karşı 1. basamak sağlık ortamından hareketle yaptığımız açıklamamızla bir kez daha sağlıkta şiddet sona erene bu konuda somut ve inandırıcı adımlar atılıncaya kadar uyarılarımızı ve eylemlerimizi sürdüreceğimizi ilan ediyor, her ayın 17’sinde yeniden çağrısını yapacağımız ve “Sağlıkta Şiddeti Önleme Günü” olan 17 Nisan’da “Ya Sağlıkta Şiddet Duracak Ya Da Biz Sağlık Hizmetini Durduracağız!” söyleminin kararlılığıyla İş Bırakma - GöREV eylemi gerçekleştireceğimizi bir kez daha duyurmak istiyoruz.
Saygılarımızla.
Türk Tabipleri Birliği
Samsun Tabip Odası









